Neden blogunda bizi de
yazmıyorsun dediğinde canım arkadaşım Sinem, direk aklıma üniversitede
yaşadığımız ev maceralarımız geldi.Hangi birini anlatalabilirim ki her anımız
eğlenceliydi doğrusu.
İlk aklımla gelen , sitelerde bin bir hevesle kiralayıp yaz okulunda yerleştiğimiz ilk evimiz.Maalesef son olamamıştı.Neden mi?Çirkef hatta abartısız ruh hastası
komşularımız sebebi ile.
Biz göremesekte en başında bir hata
vardı aslında.Kontratı imzalamak üzere yolları aşıp gelen ev sahibimizin fazlasıyla
yumuşak bir bey efendi olması, o
salladığı eli ve tuhaf konuşma tarzıyla gülmemek adına suspus kalmaya
çalıştığımı hala aynı tepkilerle anımsıyorum.Israrla yanında ki hanım efendinin
eşi olabileceğine inanamayarak tabi. Neden bu güzel evi öğrencilere kiralamak
istemişti dersiniz?
İlk evimiz sonuçta meraklıyız
fazlasıyla.Benim odam koyu mavi, arkadaşım ise koyu yeşile boyamıştı odasını.Diğer
odalar ise değiştirilmedi.İkea evimizin her şeyi sloganlarıyla, eşyalar alındı.Mutluyuz
ve yıl başlar.
Öğrencinin yaygın olduğu bir
sitede oturuyoruz.Bu açıdan bir sıkıntı yok gibi aslında.Daha ilk hevesimizle
balkon sefası yapma çabamızın yan komşumuzun
gecelikle kapımıza dayandığı vakit, masumca bayanı davet etmemizden
anlamalısınız ki öğrenci sevilmez.
Daha sonraları her cereyan ile
kapanan kapıda, her akşam banyoda açılan muslukta, iki sohbet edelim üç kız bir
müzik dinleyelim dediğimizde, sınırsızca çalmaya başlayan kapılarda güzel başlangıçlardı.Kapımıza
getirdikleri polisi hiç anlatmıyorum bile.Devamlı ziyaret eden apartman
yöneticisinden bahsetmeme gerek yok sanıyorum.
Fakat en unutulmazı, sabaha karşı
uyandığım bir gürültünün bana düşündürdükleriydi.Yine çok uyudum ve yan odadan
kızlar uyanmam için duvarı parçalıyor? Gözlerimi açıp havanın karanlık
olduğunu görünce ürperdim.Hayır bu olamazdı.Üst komşumuz cinnet geçirdi
birazdan duvarları yıkacak ve aşağı düşecek? Anlamaya çalışırken uykunun
etkisiyle, Sinem’in bağırışlarını ve çığlıklarını duydum.İtiraf ediyorum evet
yanına gidemedim.Diğer arkadaşıma sığındım koşarak.'Sen gripdin ateşin mi çıktı
hayaldir' dese de bir anlık uyku avuntusuyla, Sinem’in çığlıkları ve gürültü
artınca koştuk; gördüklerimizle baka kaldık.Ev arkadaşım kanepenin üzerine
çıkmış, tekme yumruk duvarı parçalamaya çalışıyordu.Hayır aklını kaçırmamıştı!
Dün gece uyuyamadığı için aklına
geldiği her hakareti sayan ve evde bulduğu tencere , tava ne varsa duvara vuran
birisi vardı karşı tarafta.Yanındaki minik oğluna da sopayı sürtmesini söylüyordu arada duyuyorduk. Apartman uyanmıştır seslere hiç şüphesiz.Hatta yıkılmıştır
desek, daha doğru olur.Kimse sesini çıkarmadı ne yazık ki.Eşi işe gitmek üzere evi
terk ettiğinde bize saldıran bu şahıs dışında.Ruh hastası demekle haksızlık
etmedim.’Aman kim bilir neler yaptınız’ demeyin!Gerçekten dikkat ederdik.Su
sesine bile şikayet alın , sonra görüşelim.
Olaylar çığırından çıkmıştı
artık.En çok bu kadının üniversiteye hazırlanan kızına ders çalışırken yardımcı
olan arkadaşımın iyi niyetini alkışlıyorum.Karar verilmişti, taşınacaktık.Bir
daha ki sene bu ızdırabı çekemezdik.Güzel evimize veda etmeliydik.
Ev sahibesi bey efendi yıl
sonunda geldiğinde, duvarlardaki renklere ‘ayy çocuklar ama bu nedir ‘ şeklinde
tepkiler verse de çok sorun etmedi.Ve bize pes etmememizi , evimizde kalmamızı
önerdi.Daha önce de evli bir çiftin bu evde kaldığını, aynı şekilde sağ duyusuz
komşumuzun sürekli şikayet ve sorun yarattığını anlatsa da, değmezdi.Çünkü,
karşı yan hepsi bize düşmandı.Vahşi Batı filminin Çanakkale durağı çekiliyordu
adeta.Bu bakımlı, güzel evi öğrencilere neden verebilirlerdi ki başka?
Üzüldük, ama taşındık.İlk göz
ağrısı başkadır.İkinci evimize o kadar emek harcamadık tabi.Ama her ikisinde de
yaşadığımız o kahkaha dolu günler unutulmaz.
Sayfalara sığmaz bizim
kahkahalarımız da , anılarımız da.Şimdiyi dolu dolu yaşamak lazım, ne de olsa
hepsi anı olarak kalıyor. Yazıya iliştireceğim fotoğrafların olmaması büyük
kayıp.Çöken bilgisayarıma sevgiler.
Sinem , bu kelimeleri senin için
karaladım.'23 Nisan Hediyesi'.Daha çok güleceğimiz anılara dost ..