24 Kasım 2013 Pazar

TAŞINDIM,DAVETLİSİNİZ:)

                            Taşındım, Davetlisiniz :) ============>>   http://www.elifsdogan.com/         











               

21 Ekim 2013 Pazartesi

Mutluluğun Göz Kırpsın İster Misin ?_

Hayatımız da karşılaştığımız bazı insanlar bizi ruhen sömürür farkında mısınız?  Negatif enerjileri ile yerden yere vurdukları bir insan haline gelebiliriz adeta. Aman dikkat diyorum!

Zor dönemler hepimizi ziyaret ediyor. Mutsuzluk, kaçınılmaz  kimi zamanlarda kabul! Bahsettiğim her şeyi sindirip kabullendim aleminde sonsuz seyahatlere çıkmak değil elbette ki. Enerji kontrolü !!

Öyle insanlar vardır ki, hep en kötüyü yaşar, hep en şansız ya da en bahtsızdır. Olumlama onlar için sadece başkalarının öznesinden sonra kurulan cümleler gibidir. Şükretmek nedir bir fikirleri olduğunu sanmıyorum. Değiştirmeyi ya da yönlendirmeyi deneyin elbetteki fakat boğulmayın aralarında asla. Hayata duydukları bu negatif enerji ne yazık ki sizi de kapsamı içerisine alabilir. Gelişime kapalı, tabiri caize'at gözlükleri' takmayı seven yapıları onları  çıkmaza sokan düşüncelerdir.Başkalarını kontrol edemeyiz fakat kendi enerjimize yön verebiliriz.İyi olumlamalar ile negatif insanları bile iyiliğe çekebileceğinizi deneyimleyerek tatmalısınız.


Velhasıl kelam; kalbiniz ile aklınızı pozitif düşünce ve iyiliğin uğrağı haline getirmeyi bir adım başarsanız dahi mutluluğun size ve çevrenizdekilere nasıl göz kırptığını görebilirsiniz.


Sonsuz Mutlu Ömürler..













14 Eylül 2013 Cumartesi

BİRAZ DA MODA~


Dünyaca ünlü moda tasarımcılarının 2014 bahar koleksiyonuna hala göz atmadıysanız eğer çok şey kaçırdınız diyebilirim. Moda rüzgarının etkisine kapılmaya hazırsanız , aralarında ilk görüşte aşka inandıran tasarımları sizlerle paylaşmak isterim.

Siyahtan ve asaletinden asla vazgeçemeyenlerden misiniz? Peki ya beyazın sade şıklığından? Bunun yanı sıra baharın olmazsa olmaz trençkotları , lame ve dore ceketler dolabınızda yer almak için çoktan sıraya girdiler. Bol kesim pantolonlar, vazgeçilmez tulumlar, pastel tonlarıyla sizi büyüleyen elbiseler ile bu sezon aynaların size fısıldayacağı  mutluluk karnavalının garantisini temin edebilirim.



Modadan uzak kalmayın , aynaların sizlere fısıldayacakları var..






Diane Von Furstenberg Spring 2014 



Diane Von Furstenberg Spring 2014




Diane Von Furstenberg Spring 2014


ZAC Zac Posen Spring 2014

Diane Von Furstenberg Spring 2014




Altuzzara Spring 2014


Michael Kors Spring 2014 


                                                                             Michael Kors Spring 2014                                                                                                                                                   


Zimmermann Spring 2014


Diane Von Furstenberg Spring 2014 




1 Eylül 2013 Pazar

İÇİMİZDE Kİ ÇOCUK ZAMANI DURDURABİLİR..

Koşturmakla geçmiyor mu zamanımız? Hep yoğunuz hep bir yerlere yetişme çabamız.Hep yarıştırmaz mı zaman bizi. Sıkıcı bir yazı karalamak değil bugün niyetim. Bu aralar ruhumun çocuk yönünü nasıl da beslemişim, nasıl da durdurmuşum zamanı onu paylaşacağım. Bir kaç tavsiye çerçevesi içerisinde.

En yakın dostlarınızdan birisini kapıp bir kaç yıl önce gittiğiniz Şirinler çizgi sinemanın ikisine gitmek oldukça eğleneceğiniz bir hafta sonu kaçamağı oluyor demedi demeyin. Akşama eğlenceli ve onların değimi ile  şirince bir başlangıç, tavsiyemdir.


Hafta içi mesaileri, iş yoğunluğu ,koşuşturması, osu busu şusu bitecek gibi değil. Zamanla yarışıyoruz malum.Metropol hayatı yaşadığımızdan ya da tercih ettiğimizden. Bu seçimler arasında zamanı durdurmayı denediniz mi hiç? Biz denedik ve çok da başarılı olduk. Sanırım yoğun bir haftayı mesailerle bitirmenin ardından alabileceğimiz en eğlenceli gün sonu hediyelerinden birisiydi. İçimizde ki çocuğun bizi lunaparka götürdüğü an.Meşhur Yaşar Usta'nın cici bebeli dondurmasını da denemediyseniz eğer çok şey kaçırdınız demektir. Tavsiyelerin en lezzetlilerinden.



Peki ya, piknik kültürünüz var mıdır? Yoksa  en son ortaokulda yada ilkokul muydu diye hatırlayamadığınız yıllar öncesinde ki anılarınızı mı hatırlamaya çalışırsınız. Küçük park kaçamaklarından bahsetmiyorum orman pikniği kastettiğim. Ben anıları hatırlamaya çalışan taraftaydım ki, yakın zamana eklediğim güzel bir piknik anı yerleştirdim hafızama.Huzur buradaymış dedirten güzel yürüyüş parkuruyla sizi fethedeceğine inandığım bir hafta sonu dinlenmesi.



İçinizdeki çocuğun büyümesine  izin vermeyin. Bırakın da sizinle kalsın..


Mutlu Hafta Sonlarınız Olsun..











17 Ağustos 2013 Cumartesi

SAÇIMA DA MİLK SHAKE!





Koku takıntınız varsa eğer benim gibi, bu ürünün sizi cezbedememesine imkan veremiyorum ne yazık ki.Bahsettiğim bir parfüm değil. Saç bakım ürünüdür. Ürünün adı Milk Shake ve albeni yaratan harikulade bir kokusu var.


Köpük krem şeklinde ki bu ürün, saçınıza pamuk ötesi bir yumuşaklık ve canlılık kazandırıyor.Çok kısa zamandır kullanıyor olmama rağmen benden tam not almayı başardı.

Nemli saçınıza uygulamanız yeterli olacaktır. Aynı zamanda yüzünüz dışında bütün vücudunuzda da kullanabilirsiniz.


Sevgili kuaförümün tavsiyesi benim de sizlere tavsiyemdir.


Bütün güzel kokuların size eşlik etmesini dilerim ..








7 Ağustos 2013 Çarşamba

Hayatımızın Fon'u Olabilirsin..


Vakit ayıramamak adına oldukça rötarlı gelen yazımı paylaşıyorum sizlerle..

Aslında bu bir etkinlik daveti değil, etkinliğin kişisel anlamı olduğu için bu zamansızlığın sorun yaratacağını düşünmüyorum. Sadede ulaşmak gerekirse Teoman konserinden bahsetmek istiyorum.Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde geçtiğimiz günlerde tadına doyulmaz bir konser verdi.Büyüdük, ergendik, genç olduk ve yaşlanıyoruz O'nunla.



Benim için; her sene gidilesidir Teoman konserleri.En çok gidilen konser kişisidir ve hep sevilesi müzisyen olmuştur. Anılarımızı anlatacak olsak, O'nu dinlemek yetiyormuş gibi yılları döküyor önünüze. İyi ki de dönmüşsün yeniden müziğe, hayatımıza fon olmaya.



Bu arada modaya dokunmadan edemeyeceğim. Simsiyah kıyafeti ve bayıldığım siyah beyaz ayakkabıları ile oldukça üst seviyelerde şıktı.

Diyeceğim şu ki; kendinize zaman ayırmayı asla ihmal etmeyin. Belkide bir kaç saatlik müzik ziyafeti size dünden  bu güne küçük dokunuşlarla geçmişi anımsatan, gülümseten bir hafta sonu kaçamağı enerjisi olacaktır.



Unutmadan yanınız da  dostlarınız olmadan tadı çıkmaz ..


Sonsuz Müzikli Ömürler ....










14 Temmuz 2013 Pazar

ŞİZOFRENİK MASUM* HÜKÜMET !





Kendi yalanlarına inanan inandıran insanlar tanıdım. Var olmayanla mutlu olmayı başaran kişilerdi. Hayal kurmaktan bahsetmiyorum. Bunun tıp dünyasında bir ismi var biliyorsunuz ki. Bilmeyenler için hatırlatmak gerekirse Şizofreni.

Aslında mutlu olabilmekse amaç, sorun nedir diyenleriniz olabilir mi? Sorun ne biliyor musunuz? Kendi özel hayatlarını bu şekilde yaşamalarını kanıksayıp saygı da durmak farklı bir bakış açısıdır. Ki ben hala bu kişilerin acilen ve kesinkes tedavi olması gerektiği taraftarıyım. Gelin görün ki bu duruşları siyasete de yansıyan insanlar var ve bu durum kan akıtıyor. İşte orada durmanızı istiyorum.Durun.Her şeyi ben bilirim, benim yolum tek, benim doğrum doğru, ben artı ben eşittir ben sonucu ile noktalayacağım bir hükümetin öz geçmişinin yansımalarından bahsediyorum.

Özgürlük nedir dendiğinde, kendi ütopyalarında oluşturdukları kavramları kullanarak size tanımlamaya çalışan bir hükümettir mevcudiyette var olan. Pasif direnişe katılan insanların, masum* palalı gruplar tarafından şiddete uğradığı bir özgürlük açıklanan. Masum* polisin halkına saldırdığı bir özgürlük tanımlaması. Orantısız güç ile öldürülen insanların ardından bin bir türlü karalamaların eklenerek masumiyetlerini* ilan etme gücünü kendinde görebilen bir hükümetin özgürlüğüdür bu.

Şimdi dinleyin, bu özgürlük değil düpedüz sizin yobazlığınız ve katilliğinizdir. Meşru müdafaa olarak yakında şizofren olduğunuza dair rapor alabilme yaratıcılığınızı sizden beklemiyor da değilim.Hani hak ettiğinizi de düşünmüyor değilim. Normal ruh sağlığına ve sağlıklı düşünme yapısına sahip olan her insan bu insanlık ayıbına dur diyebilendir velhasıl kelam . Doktora giderken Türk Dil Kurumuna ait ayrıntılı bir sözlük almanızı da rica ederim. Özgürlük gerçek anlamını bizimle yaşarken sizde alt yazıları takip etmelisiniz.


Ve kendinizle yüzleşin artık!. Düşünme yeteneğinizi kaybettiğiniz malum fakat içinizde bir yerlerde hala insan olmanın vermiş olduğu içgüdülerinizden de mi yüzünüz kızarmıyor?



Dipnot: masum* hükümetin katil kelimesinin anlamı ile eşdeğer tutmuş olduğu kelimedir.



23 Haziran 2013 Pazar

DİRENDİK , DİRENECEĞİZ , DURDURABİLECEK MİSİNİZ ?


Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerinde haksızlığa uğrarız, mücadele ederiz. Hak ararız değil mi? Kişiselleştirmeyi bir yana bırakalım.Pasif bir korumadan bahsetmek istiyorum öncelikle.Hani  dolaylı ya da dolaysız haftalardır içinde bulunduğunuz Gezi Parkı ile can bulan direniş olarak tanımladığımız bir uyanış.

Masumiyet adı altında doğa sevgisini dillendiren bir halka, şiddet uygulayan başbakanımızın baş rollerde oynadığı bir vahşet oyunu sergilenmeye başlandı ne yazık ki. Sevgiyle yeşeren bu pasif direnişi nefretle çöle çevirme çabaları anlamsızca canımızı acıttı.Demokrasinin anlamını henüz bilmediğini düşündüğüm bir başbakan ve kendi vatanımda  bayrağımla yürürken terörist muamelesi görmemi sağlayan bir hükumetten bahsediyorum sevgili okuyanlar. Gözümü çıkarmak isteyen , üstüne kimyasal atıkla zehirleyen , can alan bir hükumetten.

Sevgiyle büyütülen bir direniş her şeyden önce.Bizzat içinde bulunduğum,yaşadığım bir direniş. Birlik ve beraberliği vatan sevgisi adı altında toplayan bir milletten bahsediyorum. Birde kendi halkını hırslarına yenilerek bölmeye çalışan bir hükumetten. Biz ayırmadık Sünni, Alevi, türbanlı, Ermeni vs. Hep birlikte taşıdık bayrağımızı. Bizi ayırmaya çalışan ne yazık ki sizlersiniz sevgili başbakanım.Ben daha kalabalığım sen daha kalabalıksın diye yarıştırmaya çalıştığın bir halk var ki bütünlüğü korumak ve huzuru sağlamak adına görev bilincinden yoksun bir hükumetle karşı karşıya kaldık.

Korkak, yandaş ve satılık bir medyaya sahip olduğumuzun bilincine de varmış olmamızın hazzını belirtmeliyim. Sosyal medyanın gücüne hep birlikte şahitlik ettik bir kez daha.Hala televizyon da dizi peşinde koşanlarınız var mı ?  Peki gazete ve haber bültenleri takip ederken tarafsız olmasına gerçekleri yansıtmasına özen gösteriyor musunuz ? Yoksa bir avuç erzağa kömüre vatanı taksitle değil peşin keş satarım diyenlerden misiniz ?

Çapulcu dediğiniz, marjinal dediğiniz,' Kamu alanıdır halka aittir dağılın' dediğiniz ve bilinçli bir şekilde bölmeye çalıştığınız bu insanlar bu vatanın halkıdır. Bilesiniz diye söylüyorum. Elinde sırt çantası, Türk Bayrağı, kitabı;  içinde vatan sevgisi, insan sevgisi ve doğa sevgisi olan bir halktan nasıl bir zarar gelebilir ?
Buyurun söyleyeyim. Korktunuz çünkü ; pasif direniş karşı koyulmazdır.

Biz nefretle savaş açmadık, sevgimizle direndik.

Sevgili Başbakan lütfen artık bu sömürgeciliğe son verin!.

Dinimiz de , Özgürlüğümüz de , İnsanlığımız da satılık değil!.












26 Mayıs 2013 Pazar

Tesadüf Mü ?







Adam Fawer'in 'Olasılıksız' adlı romanını okudunuz mu bilmiyorum.Ya da Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini yapmış olduğu 'Aşk Tesadüfleri Sever' adlı sinema filmini izlediniz mi? Hayatın nasıl da tesadüfler silsilesinden oluştuğunu anlatırlar bizlere.Hala okumadıysanız ya da izlemediyseniz tavsiyemdir.

Yolda yürürken ayağımıza takılan bir taşın bile sebebi vardır, düşüncesine inanarak yaşayanlardan mısınız? Ya da gerçekçi yapınız bu durumu sakarlıktan ötede bir tanımlama yapmanıza engel midir bilemiyorum. Ama yaşadığımız her anın bir sebebi olduğuna inananlardanım.Son bir ayda yaşadıklarım  farkındalığın da ötesinde görmemi sağladı aslında.

Küçük tesadüfler hayatımızı şekillendirebilir.Dönüp baktığınızda eminim kendi hayatınızda da bu tür tesadüflerin varlığına fazlaca rastlayabilirsiniz.

Çok fazla düşüncelerimi anlatma  taraftarı değilim bu yazımda.Küçük bir önerim var sadece.Hayatınızda ki en hesapsız minik tesadüflerin dahi büyük sonuçları olabileceğidir.Olumlu yada olumsuz gözden kaçırmayın derim.

Ve unutmayın, yaşadığımız her an önümüzde açılan yeni bir kapıdır.Gelecek yada geçmiş değil, şimdiki yada geniş zaman kipleri bizim hikayemizi oluşturur.


Karşılaştığınız tesadüflerin mutlu bir hayata sahip olmanızı desteklemesini diliyorum..


18 Mayıs 2013 Cumartesi

Yeni Bir YENİ ..




Yeniliklere ve değişime açık olmak hayatımızı olumlu kılan adımlardandır.Ne istediğini bilen insan, hayatında ki boşluklara doğru parçayı yerleştirmek adına adımını atmıştır çoktan.Düşüncelerimiz yön veriyor farkında değil misiniz? Daimi tabirimiz;  'İyi Düşünün , İyi Olsun'.


Yenilikler, yeniler, yeni bir yeni olan her şey kendi içimizde yükseldiğimiz bir kademe gibidir. Yenilenirsiniz, güçlenirsiniz, benlik vizyonunuz genişler adeta.Bu demek değil ki, sahip olduklarımızın değerine haksızlık edelim.Tam tersi ne yaşarsak yaşayalım, dört dörtlük gitmeyen anların bizi ziyaret ettiği zamanlarda dahi 'Şükretmeyi Bilmeliyiz'.Kim bilebilir ki, kırgınlık adına sakladığımız ufalanan taraflarımızın toz olup toprağa karıştığında vereceği tohumu? Yaşam enerjinizi pozitif tutmanın ve iyiye yönelmenin sadece sizin düşüncelerinizin kapsamında yer aldığını asla unutmayın lütfen.


Tam da şimdi, kendi içinizde harekete geçin !. Hayatın her daim size iyiyi sunmasını diliyorum..




7 Mayıs 2013 Salı

MET GALA 2013 -Punk Chaos to Couture





Siyahın asaletine inananlardan mısınız ? Farklı renklerin büyüsüne kapılanlardan mı ? Benim için  küçük dokunuşlar dışında  siyaha bürünmüş bir kombin daima bir adım öndedir.

Met Gala 2013'de siyahın asaletine sahip olan bir kaç kombin  beni en çok etkileyen elbiseler arasındaydı.


Peki Ya Sizi ?





                                                                      Jessica Alba - Tory Burch Elbise 




                                                                             Cara Delevingne - Burberry  Elbise 



                                                               Taylor Swift - J. Mendel  Elbise 





                                                                       Miranda Kerr - Michael Kors Elbise 




4 Mayıs 2013 Cumartesi

BÜYÜKADA'YI KEŞFETME ZAMANI..




En son iki yıl önce doğum günümü Büyükada’da kutlamıştık.Yazın ortasında doğmuş olmamdan ötürü oldukça sıcak bir gün olmasına rağmen, bisiklet turumuzu asla unutamam.Çok keyifliydi.Hatta birkaç aydır   ’adalara gidelim bisiklete binmek istiyorum’  söylemlerim sınırsızlaşmaya başlamıştı.Sonun da kavuşma anı.

Adadaydık!

Küçük bir keşif turu ve kahvaltı faslından  sonra planlar yapmaya koyulduk.

Bisiklete binme arzumu  faytonla gezme heyecanıma tercih etmiştim bir anda.Doğru seçim olduğunu  fazlasıyla mutlu  ve tahmin edemeyeceğiniz kadar eğlenmiş olmam destekliyordu sonrasında.



Özellikle koltuk renginin Beni yansıtması ayrı bir torpildi.




Görmüş olduğunuz manzara karşısında gerçekten mutluluk ve huzur duyacaksınız. Görsellik ve doğa adına her şeye ruhunuz biranda doyuyor. Yakalamış olduğum birkaç ahşap yapıyı görmenizi isterim.





Fayton yolculuğumuz Aya Yorgi’ye çıkmak üzere son buldu.Bu dik yokuşu tırmanmak oldukça yorucu aslında.Zavallı eşekleri bu yokuşu çıkmak için kullanan insanlara  bir hayli sinirlenip, tepki göstermemek mümkün değil tarafımdan.Azıcık hareket, biraz azim Ey İnsanoğlu! Hatta bir eşeğin çitlerin arasında kiralanmayı beklerken ki  o duruşu , sanırım uzun zamandır bir insanda bile göremediğim  masum ifadesiyle Beni kendine hayran bıraktı.Fotoğrafını çekmek istesem de, popüler eşeğimizin hayran kitlesinden sıra gelmesini beklemek istemedik. 




Faytonumuza veda etsekte, Aya Yorgi’ye çıkmadan önce etrafa biraz daha göz atmak istedik.Hediyelik eşya stantlarında  ada da en çok dikkatimi çeken bu işlemeli bakır setlerdi.



Ardından gördüğüm tay ile deliye döndüm.Evet, biraz korksam da yaklaşarak fotoğrafını çekmeyi başardım.Öylece durup  gözlerini dikerek kişnemesi ürkütmüştü azıcık da olsa.Bu da itiraf köşem olsun.

Ama çok sevimli, değdi doğrusu.




Peki ,  fotoğrafta göremediğiniz kadar çok fazla güzelliğe sahip olan, altın gibi parıldayan bu  ata ne demeli !



Aya Yorgi yolunu tırmanmanın zamanı gelmişti artık.Taşlı  ve oldukça dik olan yokuş, gerçekten zorluyor.Azap yolu olarak bilinmesinin sebepsiz olmadığını öğrenmiş olduk deneyimleyerek.

Tepeye doğru yol alırken kaşık adasını da rahatlıkla görebilirsiniz.




Aynı şekilde Büyükada’nın tepesine baktığımızda hemen gözümüze çarpan 1899 yılında bir Fransız firması tarafından inşa edilen Büyükada Rum Patrikhanesi’ni  görebilirsiniz.Dünyanın en büyük ahşap binası olduğu iddia edilmektedir.



Yolun başlangıcından sonuna kadar sanki sonu yokmuşçasına yollara bırakılmış, uzayıp giden iplikler çok dikkat çekiciydi.Hani şu Hansel ve Gretel masalında yolu bulmak için bırakılan ekmek kırıntıları gibi size pusula oluyorlardı adeta.Ağaçlara dolanmış ve her adımınız da  sizi takip ettiren bu iplerin anlamı ise, tabi ki Bana göre hurafe diyebileceğim dilek ve isteklerin bir gösteriş biçimi.İnananların bu yolu sessizce ve ellerinde ki makaraları açarak çıktıkları , ardından bu başarı mutluluğu ile kiliseye ulaşarak dileklerini dileyip mum yakmaları bir inanışın göstergesiymiş.





Kiliseyi gezdiğinizde motifleri  incelemenizi,   kilisenin önemli bir adak ve ziyaret noktasına dönüşmesine sebep olan efsane hikayesini  de okumanızı  öneririm.





Tepede eşsiz manzara eşliğinde yemek yiyebileceğiniz ve enfes olduğu söylenen şaraplardan tadabileceğiniz bir  lokanta da bulunmaktadır.

Bizim tercihimiz ise , sahilde bir lokantada yemek yemekten yanaydı.






Şişe manzaralı da olsa, görmenizi istedim.Deniz ürünlerinin yüzde doksanını  oluşturduğu menüde eğer benim gibi balık ve türünü sevmeyen birisiyseniz birkaç alternatif seçenek daha bulabileceğiniz, hem lezzetli hem de sakin bir yemek için doğru bir tercih Kıyı Restoran.




Asla yemediğim ve yemeyeceğim bir tür olsa da, damak tadına uygun olanlar için arkadaşımın Sizlere tavsiyesidir;  kulak verin derim.




Küçük , sevimli ve  bir hayli aç misafirleriniz de olacaktır.


Yediklerinizi eritmek için ufak bir tur attıktan sonra , dilerseniz son adım olarak meşhur spesiyalitelere sahip olan Prinkipo Dondurmacısında waffle ya da dondurma yiyerek turunuzu tamamlayabilirsiniz.Yemek açısından çok kalorili bir gün gibi görünse de inanın harcadığınız enerji ve doğal şartlar karşısında küçük bir kaçamaktan öteye gitmeyecektir.

Mevsim itibarı ile hava şartları zorlamadan  ve turistlerin yoğunluğunun henüz hissedilmediği bu zamanlarda, İstanbul içerisinde günü birlik tatil etkisi yaratabileceğiniz, doğa ile iç içe harika  bir tur kesinlikle.


Gezin ve Görün, Hayatınızın her zaman  Mavi ve Yeşil kadar Huzur Vermesini Diliyorum..





2 Mayıs 2013 Perşembe

Tik Tak Nostalji



Saat takmayı sevenler için ilgileneceklerini düşündüğüm birkaç yıldır yeniden moda olan Casio saatlerden bahsetmek istiyorum.

Çocukluğumuzda çok trend olan bu renkli saatlerin yeniden popüler olması  oldukça mutlu ediyor.Eskilere olan düşkünlüğümden  mi bilinmez ama Casio modeller benim içinde revaçta.Renkli modellerinin yanı sıra dikkatimi çeken klasik modelleri aslında.Klasik , spor  her  tarza uyum sağlayan  nostaljik bu saatlerden hala almadıysanız eğer, kısa zamanda edinmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.Hala mevcut mu bilemiyorum fakat Beymen mağazalarından orijinal modellere ulaşabilirsiniz.


Akan Zamanı keyifle geçirmeniz dileklerimle..






29 Nisan 2013 Pazartesi

DÜNYA DANS GÜNÜ





Dans etmeyi sevenlerden misiniz demek istemiyorum.Kimse kendini kandırmasın.Herkes dans etmeyi sever elbette.Katılmasanız da , çekimser de olsanız, ritm tutan bedeninize ve beyninize engel olabilir misiniz?

Dans mutluluktur, spordur , aşktır, kimi zamanda hayattır.Bireysel yada topluluklarla, modern yada yöresel , profesyonel ya da amatör ne fark eder ki , hepimiz farklı hayatları yaşayan ama aynı ritmlerle mutluluğa dokunan insanlarız.

Bugünün geçmişine ufak bir yolculuk yapacak olursak eğer, Fransız dansçı ve koreograf modern balenin yaratıcısı  Jean Georges Noverre'nin doğum günüdür aynı zamanda.


İçinizde ki dansı durdurmayın.Dünya Dans Günümüz kutlu olsun..








26 Nisan 2013 Cuma

YOGA FELSEFESİ




Okuduklarımdan özetleyebileceğim en kısa hali ; dünyada ki en eski kişisel gelişim metotlarından biri olması; asla bir din olmadığı; insanları fiziksel, zihinsel ,ruhsal disiplin yolu ile mutluluğa, başarıya ve aydınlanmaya ulaştırmayı amaçlayan bu felsefeye Yoga denilmekte olduğudur.

Uzun zamandır ilgimi çeken fakat bir türlü merakımın üzerine düşmediğim yogayla daha yakından ilgilenmeye başladım. Yaklaşık bir haftadır, okuyarak ve izleyerek uyguluyorum. Kendinizi gerçekten zinde ve rahatlamış hissetmenizi sağlıyor. Artık keşfettiğimi düşünüyorum. Ve kısa süre içerisinde  deneyimli yoga hocaları ile daha bilinçli  çalışabileceğim bir gruba dahil olmayı planlıyorum.

Bana göre yoga felsefesi  hayat kalitemizi , özellikle ruhumuzu ve bedenimizi mutluluğa , huzura , sağlığa yaklaştıran farklı bir spor dalı olarak düşünebileceğimiz bir etkinlik.

Dahil olmanızı  tavsiye edebilirim.Huzur ve sağlık hepimizin hakkı değil mi? İçimizde ki huzura dokunabilmemiz dileklerimle ..








23 Nisan 2013 Salı

ÖĞRENCİ EV'İ



Neden blogunda bizi de yazmıyorsun dediğinde canım arkadaşım Sinem, direk aklıma üniversitede yaşadığımız ev maceralarımız geldi.Hangi birini anlatalabilirim ki her anımız eğlenceliydi doğrusu.

İlk aklımla gelen , sitelerde  bin bir hevesle kiralayıp  yaz okulunda yerleştiğimiz ilk evimiz.Maalesef son olamamıştı.Neden mi?Çirkef hatta abartısız ruh hastası komşularımız sebebi ile.

Biz göremesekte en başında bir hata vardı aslında.Kontratı imzalamak üzere yolları aşıp gelen ev sahibimizin fazlasıyla yumuşak bir bey efendi  olması, o salladığı eli ve tuhaf konuşma tarzıyla gülmemek adına suspus kalmaya çalıştığımı hala aynı tepkilerle anımsıyorum.Israrla yanında ki hanım efendinin eşi olabileceğine inanamayarak tabi. Neden bu güzel evi öğrencilere kiralamak istemişti dersiniz?

İlk evimiz sonuçta meraklıyız fazlasıyla.Benim odam koyu mavi, arkadaşım ise koyu yeşile boyamıştı odasını.Diğer odalar ise değiştirilmedi.İkea evimizin her şeyi sloganlarıyla, eşyalar alındı.Mutluyuz ve yıl başlar.

Öğrencinin yaygın olduğu bir sitede oturuyoruz.Bu açıdan bir sıkıntı yok gibi aslında.Daha ilk hevesimizle balkon sefası yapma çabamızın yan komşumuzun  gecelikle kapımıza dayandığı vakit, masumca bayanı davet etmemizden anlamalısınız ki öğrenci sevilmez.

Daha sonraları her cereyan ile kapanan kapıda, her akşam banyoda açılan muslukta, iki sohbet edelim üç kız bir müzik dinleyelim dediğimizde, sınırsızca çalmaya başlayan kapılarda güzel başlangıçlardı.Kapımıza getirdikleri polisi hiç anlatmıyorum bile.Devamlı ziyaret eden apartman yöneticisinden bahsetmeme gerek yok sanıyorum.

Fakat en unutulmazı, sabaha karşı uyandığım bir gürültünün bana düşündürdükleriydi.Yine çok uyudum ve yan odadan kızlar uyanmam için duvarı parçalıyor? Gözlerimi açıp havanın karanlık olduğunu görünce ürperdim.Hayır bu olamazdı.Üst komşumuz cinnet geçirdi birazdan duvarları yıkacak ve aşağı düşecek? Anlamaya çalışırken uykunun etkisiyle, Sinem’in bağırışlarını ve çığlıklarını duydum.İtiraf ediyorum evet yanına gidemedim.Diğer arkadaşıma sığındım koşarak.'Sen gripdin ateşin mi çıktı hayaldir' dese de bir anlık uyku avuntusuyla, Sinem’in çığlıkları ve gürültü artınca koştuk; gördüklerimizle baka kaldık.Ev arkadaşım kanepenin üzerine çıkmış, tekme yumruk duvarı parçalamaya çalışıyordu.Hayır aklını kaçırmamıştı!

Dün gece uyuyamadığı için aklına geldiği her hakareti sayan ve evde bulduğu tencere , tava ne varsa duvara vuran birisi vardı karşı tarafta.Yanındaki minik oğluna da sopayı sürtmesini söylüyordu arada duyuyorduk. Apartman uyanmıştır seslere hiç şüphesiz.Hatta yıkılmıştır desek, daha doğru olur.Kimse sesini çıkarmadı ne yazık ki.Eşi işe gitmek üzere evi terk ettiğinde bize saldıran bu şahıs dışında.Ruh hastası demekle haksızlık etmedim.’Aman kim bilir neler yaptınız’ demeyin!Gerçekten dikkat ederdik.Su sesine bile şikayet alın , sonra görüşelim.

Olaylar çığırından çıkmıştı artık.En çok bu kadının üniversiteye hazırlanan kızına ders çalışırken yardımcı olan arkadaşımın iyi niyetini alkışlıyorum.Karar verilmişti, taşınacaktık.Bir daha ki sene bu ızdırabı çekemezdik.Güzel evimize veda etmeliydik.

Ev sahibesi bey efendi yıl sonunda geldiğinde, duvarlardaki renklere ‘ayy çocuklar ama bu nedir ‘ şeklinde tepkiler verse de çok sorun etmedi.Ve bize pes etmememizi , evimizde kalmamızı önerdi.Daha önce de evli bir çiftin bu evde kaldığını, aynı şekilde sağ duyusuz komşumuzun sürekli şikayet ve sorun yarattığını anlatsa da, değmezdi.Çünkü, karşı yan hepsi bize düşmandı.Vahşi Batı filminin Çanakkale durağı çekiliyordu adeta.Bu bakımlı, güzel evi öğrencilere neden verebilirlerdi ki başka?

Üzüldük, ama taşındık.İlk göz ağrısı başkadır.İkinci evimize o kadar emek harcamadık tabi.Ama her ikisinde de yaşadığımız o kahkaha dolu günler unutulmaz.

Sayfalara sığmaz bizim kahkahalarımız da , anılarımız da.Şimdiyi dolu dolu yaşamak lazım, ne de olsa hepsi anı olarak kalıyor. Yazıya iliştireceğim fotoğrafların olmaması büyük kayıp.Çöken bilgisayarıma sevgiler.


Sinem , bu kelimeleri senin için karaladım.'23 Nisan Hediyesi'.Daha çok güleceğimiz anılara dost ..



22 Nisan 2013 Pazartesi

EN İYİ İNTİKAM MUTLULUKTUR




Laçkalaştığını görüyorum birçok şeyin.Hayır da bunu neden kendinize yapıyorsunuz diye sormak geliyor içimden?

Şikayetçi olduğunuz her türlü etkinlik ve insan topluluğunun arasına katılıp, üzerine isyan bayrağı açmak da ne demek?

Tepkiyi bile hak etmeyen insanlar vardır ne yazık ki.Görmemezlikten gelmenin ve kendi yoluna gitmenin hayatta ki en doğru davranış biçimlerinden birisi olduğunu anlatmaktan yorulduk.Haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız , en büyük cezayı neden kendinize vermekte direniyorsunuz.


İlle de bedel bekliyorsanız  ;  En İyi İntikam Mutluluktur..




20 Nisan 2013 Cumartesi

KUÇU KUÇU




Dün akşam izlemiş olduğum Kuçu Kuçu adlı tiyatro oyunundan bahsetmek istiyorum.Özgü Namal  ve Selen Uçar ‘ın oynadığı bu tek perdelik oyuna gitmenizi tavsiye ederim.

Tek perdelik olması sebebi ile zaman açısından tatmin etmiyor gibi gelsede, nacizane fikrim özellikle Özgü Namal’ ın oyunculuğunu izlemek adına gitmeye kesinlikle değer.Yıllar sonra karşılaşan iki eski arkadaşın hesaplaşmasını anlatan bir oyun en kısa özetiyle.Komedi-dram  tarzında ki oyun güldüren ve aynı zamanda çoğu zaman ‘aa Bende’ düşüncesine kapılmanızı sağlayan çok başarılı bir oyundu.

Oyunun başında ve sonunda Bülent Ortaçgil’ in ‘Benimle oynar mısın?’ Adlı şarkısını Özge Fışkın tarafından seslendirilmiş şekli ile dinleyebilrisiniz.Bülent Ortaçgil' den sonra beğenmek mümkün mü , dinlemeye değer derim.

Bir eleştirmen değilim belki ama Bir izleyici  olarak Ben derim ki , ’Kuçu Kuçu’ yu kesinlikle İzlemelisiniz ..


19 Nisan 2013 Cuma

HANİMİŞ BENİM EGO’M





İnsanoğlu artık hislerini ve düşüncelerini kontrol etmeyi öğrenmeli.Ego dediğimiz kavramın  giderek  artış gösteren insan topluluklarına dönüştüğünün farkında mısınız?

Birden sahip olunan her şey bazı insanlara fazla gelir, ağırlığında ezilirler adeta.Sonradan görme aşkta, para da , mevki de hayatta sinsice ezer onları ego adı altında.İşte egonuzun size en büyük oyunlarından sadece birkaç tanesi.Bilinçaltınızda ki düşünceleri bastıramamanızın kanıtıdır.Komplekslerinizi ‘Ben Güçlüyüm, En Mükemmelim’ in arkasına sığdırmaya çalıştığınız kalkanınızdır.

Ben merkezli yaşamınızın içine eğer çevrenizdeki bütün insanları  katarsanız, büyük hata yapmış olursunuz.Harikalar diyarındasınız ve herkes Size gıpta ile bakıyor olmalı.Hatta  Alis harikalar diyarında yaşayan masal kahramanı Siz’siniz.Yapmayın lütfen, sadece yanılsamalar yaşıyorsunuz.Belki de bastıramadığınız eksikliklerinizin sonucudur.Hadi , artık kabullenme zamanı.Ya da onarmalısınız kendinizi acınası bu ego hastalığına esir olmadan.

Velhasıl kelam Mütevazı insan bir başka gözümde.Kendine gerçekten güvenebilen kişidir ne de olsa.Asla kendini övmez ve insan olmayı başarmıştır her şeyden önce.Kendini bilir çünkü , klasik olacak ama egosunu tatmin etmek adına ne olursa olsun çevresinin gereksiz tılsımlı sözcüklerine ve güç gösterisine bir soytarı misali gereksinim duymaz.

Herkes farklı mükemmelliklere sahiptir.Güzel, zeki, başarılı ve liste sonsuz kelimelerle uzar.Kendinizi farklı kılmanıza diyecek söz yoktur elbette. Fakat farkında olmaksızın ortaya koyduğunuz davranış bozuklukları ve çarpık ruh hallerinizin insanları ezme politikasına dönüştürdüğünüz de , ne yazık ki özgüven eksikliğinin egonuz ile şahlanmasından ibaret olduğunu görmelisiniz.

Sevmeyi öğrenmelisiniz.Kendinizden başlayın.Barışın artık kendinizle.Mutlu olamayacak kadar uzak olmayın asla gerçeğe. Kabullenin aynaya baktığınızda gördüklerinizi.Eksiklerinizle ve fazlalıklarınızla sahip olduklarınızı.Mütevazı olun.Deneyin.Bırakın da eskilerimizin dediği gibi başkaları övsün Sizi.Öğrenin insanları küçümsememeyi.Sonuç mu? Parıldayacaksınız eminim ki.

Hayatımızın bütün süreçlerinde egolarına yenilmiş insanlardan nasibimizi almamamızı diliyorum..


Sen kendine bakıyor musun peki  diyenlere ; Ben egolarıma sarıldım. Ya Siz ?





18 Nisan 2013 Perşembe

DOĞRU İZLERİ TAŞIMAK





Kasvetli kelimeleri yan yana getirerek her şeyi daha çekilir hale getiremeyiz ne de olsa değil mi?

Bilmemiz gereken tek konu,  aslında herkesin kendinden sorumlu olduğudur.Sen ve doğruların inan ki kimsenin çok da baş tacı yaptığı hayat stili değildir.Eğer çok fazla otoriter kişiliğinin baskısı altında bırakırsan insanları, hüsranla baktığın anlamsız sonuçlarla karşılaşabilirsin.

Ben diyorum ki, hissettiğiniz gibi yaşayın ama başkalarına fazlaca hükmederek değil.Bilmemiz gerekir ki,herkesin kendi hayatı ve kendi doğruları vardır.Gerektiğinde vazgeçmeyi  bilmek  ve yeni yolculuğa başlamak en doğrusudur.Herkesin sizi anlamasını bekleyemezsiniz. Unutmayın hak etmediğiniz her an  en büyük elvedaları çoktan hak etmiştir.Akan zamanı en mükemmeliyetçi sonuçlar alacak şekilde kullanmalıyız.

Çevrenizi yok saymalısınız demek değil bunlar, mutlu olmak için Ben olmayı ve ilk olarak kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz. Başkalarının hisleri ve sözleri sizin yolunuz olmasın.Kendi yolunuzdan gitmeyi ve  birlikte yürüdüğünüz insanlara saygı duyarak, anlayarak ki olmuyorsa yormadan en uygun kavşakta elveda demeyi  başararak ilerlemelisiniz, diyorum.

Geçmiş  geride kalan tecrübe yığınlarından oluşur.Bazen kırılan kalp ve ruh, bazen  küçük bir yaranın izi, bazen de bizi güçlü kılan eğitim ve deneyimlerin raf raf saklandığı topluluklardır içimizde , hep anımsanır.Ne olursa olsun sadece hak ettiği kadarı anımsanmalıdır.



Devam edin, Hem de arkanıza asla bakmadan. Siz mutlu olmayı hak ediyorsunuz. Hak ettiğinizi yaşamanız dileklerimle..